Beğen 1

Keny Arkana - Ne t'inquiete pas Türkçe Çeviri

[Intro]
[giriş]
Ne t’inquiète pas, tout se dérègle, les eaux montent et l’air se réchauffe
Endişelenmiyor musunuz? Her şey kötüleşiyor, sular yükseliyor ve hava ısındıkça ısınıyor
Chaque jour, des espèces disparaissent
Her geçen gün canlı türleri azalıyor
Mais bon, demain sort le dernier Smartphone, alors ne t’inquiète pas
Ama hey, yarın yeni bir akıllı telefon piyasaya sürülecek, endişelenmeyin bu yüzden
Ne t’inquiète pas, non ne t’inquiète pas…
Endişelenmeyin, hayır, endişelenmeyin…
Ne t’inquiète pas…
Endişelenmeyin…

 

[Couplet 1]
[ilk verse]
Non, ne t’inquiète pas, on gère les choses, tu peux continuer à dormir
Hayır, endişelenmeyin, başa çıkıyoruz bununla, uyumaya devam edebilirsiniz
Du sang et des larmes sur la terre des hommes, ‘faut bien vendre des missiles et de la torpille
Dünyaya kan ve gözyaşı hakim, füzelerimizi ve torpidolarımızı satmalıyız
Oui, ça fait un bail que la paix est morte, on manie les mots et les projets sordides
Gerçekten, barış öleli uzun zaman oldu, kelimelerle ve pis planlarla oynuyoruz
Nous sommes à la fois les pyromanes, les pompiers et on te vendra la porte de sortie
Hem kundakçıyız hem de itfaiye, ve size bir çıkar yol satacağız
Oui, mais ne t’inquiète pas, si les armes se propagent à toute vitesse
Endişelenmenize gerek yok. Silahlar hızla yayılıyor
Si la drogue assassine, c’est bon pour le business
Ve ölümcül uyuşturucular bizim işimiz için iyi.
Le gain ça se mesure, et pas la tristesse
Kazancımız ölçülebilir bir değer, hüzün ise deği.
Alors laisse, et ne t’inquiète pas… Lundi sort la nouvelle série 7
Boş verin gitsin, ve endişelenmeyin… Önümüzdeki pazartesi yeni BMW çıkmış olur.
Tu vois, ne t’inquiète pas… et si tu as peur, il y a le 17
Endişelenmeyin işte. Eğer korkacak olursanız, 155’i* tuşlayabilirsiniz
Alors ne t’inquiète pas, si la détresse enflamme la terre
Istırap dünyayı kavuruyor olsa dahi endişelenmenize gerek yok
Jusqu’à voir des jeunes commettre l’impardonnable
Genç sürücüler telafisiz suçlar işliyor.
Des familles innocentes sous les feux de la guerre
Masum aileler savaş sayesinde mahvolmuş durumda,
Et le nom de ton village ne sera même pas nommable
ve hangi köyden olduğunuz söylenmeyecek bile.
Des séreux en kalash’ qui se cachent derrière Dieu contre la foi de l’autre
Kalaşnikoflu çılgınlar diğerlerinin içindeki inanç uğruna savaşmak için Tanrı’ya sığınıyor
Des forces impérialistes qui bombardent des enfants, des vieux au nom des Droits de l’Homme
Emperyalist güçler, insan haklarını bahane ederek çocukları ve yaşlı insanları bombalıyor
Mais ne t’inquiète pas…
Ama yine de, endişelenmeyin…

 

[Refrain]
[nakarat]
Laisse-nous te bercer à voix basse
Bırakın sizi uyutup sakinleştirelim
Laisse-nous te raconter des histoires
Bırakın size öyküler anlatalım
Laisse-nous réfléchir à ta place
Bırakın sizin yerinize biz düşünelim
Pendant que tu te divertiras…
sizin işleriniz vardır…
Laisse-nous faire à huis clos, la tendance qui concerne ta planète
Bırakın sizin gezegeninizin haritasını biz kendi aramızda oluşturalım
T’inquiète pas, demain sort le dernier Smartphone et tu pourras dormir avec…
Endişelenmeyin, yarına son model akıllı telefon çıkmış olur, ve bu uyumanıza yardımcı olur…

 

[Couplet 2]
[ikinci verse]
Ne t’inquiète pas, si le ciel devient rouge, si les cœurs deviennent braises
Endişelenmiyor musunuz? Gökyüzü kızıla büründüğünde ve kalpler her geçen gün daha da korlaştığında?
Si pour des guerres d’égo, le sang coule, et si aucunes paroles ne se pèsent
Ego uğruna savaşlarda kan döküldüğünde ve kelimeler kifayetsiz kaldığında?
Si partout sur le globe, l’injustice béante fait croître l’esprit de vengeance
Dünyanın her yerinde haksızlık beslediğinde intikamın ruhunu?
L’amour est la lumière de l’âme, mais qui a conscience de ce que le manque d’amour engendre ?
Sevgi ruhun ışığıdır, peki kim farkında sevgi eksikliğinin giderek çoğaldığının?
Mais ne t’inquiète pas, le business est bon, on compte le monde en dix chiffres
Ama yine de endişelenmeyin, işler iyi gidiyor, dünyaya 10 farklı şekilde anlam biçiyoruz
Jouer à la guerre, c’est bon pour les comptes, et en temps de crises les riches s’enrichissent
Savaşlar satış için iyi, ve zor zamanlarda zenginler zenginleşmeye devam ediyor.
Peu importe les cris de détresse, qu’on étouffe à coup de matraque, à coup de machette
Acıyla ağlayarak öldürülenlerin copla mı yoksa bıçakla mı öldürüldüğü mühim değil
Des femmes, des enfants, des dictat’, des paramilitaires, des organes, ici-bas tout s’achète
Kadınlar, çocuklar, diktatörler, paramiliterler, azalar, her şey satın alınabilir.
Mais ne t’inquiète pas, si l’âme du monde crie de douleur
Endişelenmeyin gitsin dünyanın ruhu acı içinde haykırsa bile,
Le monde changera quand 51% de l’humanité incarnera l’amour de tout cœur
İnsanların %51’i sevgiyi tüm kalbiyle anlamlandırdığı zaman değişecek dünya
Pas un hasard, si hommes de pouvoir incitent implicitement à la haine de l’autre
Zengin adamların dolaylı olarak bizi birbirimizden nefret etmeye kışkırtıyor oluşu bi tesadüf değil.
Plus le mensonge est gros, plus il passe, mais qu’est ce qu’on inventerait pas pour dissimuler sa soif d’or noir ?
Yalan büyüdükçe, yutması daha da kolaylaşıyor, petrol açlığımızı gizlemek için ne kadar vazgeçebiliriz kendimizden?
La culture de la violence se propage, elle fait des dégâts
Şiddet kültürü gittikçe yayılıyor ve hasar veriyor.
De cause à effet, à quoi s’attend-on quand les armes et le sang inspirent l’art d’un peuple en général ?
Koca bi kültürün sanatının ilham kaynağının silahlar ve kan olmasının ne gibi sonuçları olmasını umabiliriz ki?
Si tout ce qui est vénéré est tout sauf vénérable
Eğer saygı duyduğumu her şey saygı duyulası şeyler olmalarının dışında her şeyse,
Tout ce que ça peut générer dans un monde exécrable
bunun tüm sonuçlarını mide bulandırıcı bi dünyada görebiliriz tabi ki;
Frustrés et excédés, facile de perdre l’éclat
hüsran dolu ve kızgın bi dünyada… Kıvılcımı kaybetmek, o kıvılcımı
De péter des câbles et d’un jour de rejoindre les cœur de glace
salıvermek ve bi gün taş kalplilerin safına katılmak kolay olan

 

[Pont]
[köprü]
Te demande pas pourquoi, on réfléchit pour toi…
Sizin yerinize neden bizim düşündüğümüzü sormayın kendinize
Consomme sans voir que l’on fonce vers un trou noir…
Kıyameti yaklaştırdığımızın farkına varmadan tüketmeye devam edin…
L’âme du monde crie de douleur, personne ne veut voir…
Dünyanın ruhu acı içinde haykırıyor, ama kimsenin bununla yüzleştiği yok…
Baisser la tête c’est un jour s’en mordre les doigts
Pes edin, ve bi gün buna tüm içtenliğinizle pişman olacaksınız.

 

[Couplet 3]
[üçüncü verse]
Ne t’inquiète pas, si la plaie a le visage de l’indifférence
Endişelenmiyor musunuz? Yara hiç ilgilenilmeden sadece gizlendiğinde?
Si on crée des barreaux juste en légiférant
Yasalar daha fazla hapishane yapmak için yeterliyken?
Aucune humanité, jusqu’à l’indigestion
Tam bir insaniyet eksikliği, ve bolca hazımsızlık,
Divertir rime avec diversion
Eğlence yalnızca oyalamak için uydurulmuş bir sözcük
La haine engendre la haine, le sang engendre le sang
Nefret nefreti doğrur, katliamsa katliamı
Sécurité musclée pour instaurer la paix : difficile d’en comprendre le sens
Kaslı kuvvetler huzurun güvencesi ha? Bunu ayıkmak zor işte
Mais ne t’inquiète pas, si des monstres de verre s’érigent vers le ciel, comme pour surveiller nos vies
Endişelenmiyor musunuz? Uzaya gönderdikleri camdan yaratıklar bizlerin hayatını izliyorken?
Nous cachent en plein jour l’horizon et l’soleil et nous lèvent les étoiles de nos nuits
Güpegündüz gizliyorlerken ufku ve güneşi, ve geceleri yıldızlarımızı çalıyorlarken?
Somnambules rigides, on se renferme sur nous-même, on se bloque, paradis des momies
Ölü uyurgezerleriz, kendimizi kilitliyoruz, aynı yerde dönüp duruyoruz, bi mumyanın cenneti
Handicapés émotionnels, on s’brûle dans la colère, on s’brûle dans l’euphorie
Duygusal olarak bozulmuşuz, kendimizi bir öfkeyle bir neşeyle yiyip bitiriyoruz

 

[Refrain]
[nakarat]
Laisse-nous te bercer à voix basse
Bırakın sizi uyutup sakinleştirelim
Laisse-nous te raconter des histoires
Bırakın size öyküler anlatalım
Laisse-nous réfléchir à ta place
Bırakın sizin yerinize biz düşünelim
Pendant que tu te divertiras…
sizin işleriniz vardır…
Laisse-nous faire à huis clos, la tendance qui concerne ta planète
Bırakın sizin gezegeninizin haritasını biz kendi aramızda oluşturalım
T’inquiète pas, demain sort le dernier Smartphone et tu pourras dormir avec…
Endişelenmeyin, yarına son model akıllı telefon çıkmış olur, ve bu uyumanıza yardımcı olur…

 

*Notlar:

155: Şarkıda polisin kodu 17 olarak geçiyor, Fransa’da öyleymiş. Ben 155 olarak çevirdim. Orda da 155 değil yani.

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış.

Yorum Yaz